1980’lerin Almanya’sı, Berlin Duvarı’nın gölgesinde bölünmüş bir ülkeydi. Bu dönem, nükleer enerjinin risklerinin acı bir şekilde anlaşıldığı bir zaman oldu.
Güney Batı Almanya’da bir nükleer santralin inşaatına karşı yapılan protestolar, nükleer enerjinin tehlikelerine karşı halkın artan farkındalığını ve muhalefetini gösteriyordu.
Nükleer enerjiye karşı çıkan hareket, Almanya’da 1970’lerden itibaren güç kazanmaya başladı.
Not: Pankartta “Bugün balıklar, yarın biz.” yazıyor.
1975’te ve 1979’da düzenlenen büyük çaplı protestolar, halkın nükleer enerjiye olan güvensizliğinin erken işaretleriydi. Çernobil felaketi sonrası bu endişeler tavan yaptı ve Yeşiller Partisi’nin nükleer enerjiyi sonlandırma çağrılarına geniş çapta destek geldi.
Çernobil felaketi, Almanya’da ve tüm Avrupa’da nükleer enerjiye karşı bir korku dalgası yarattı. Radyoaktif serpintinin batı rüzgârlarıyla taşınması ve Avrupa’nın geniş bir bölgesini etkilemesi, nükleer enerjinin risklerini acı bir şekilde gözler önüne serdi.
Tiroid bezinin radyoaktif olmayan iyotla doyurulmasını sağlamak ve kansere yol açmasını önlemek için iyot tabletleri, tüm Avrupa’da dağıtıldı.
Tahmin edersiniz ki tüm Avrupa halkı korkudan tir tir titriyordu çünkü Çernobil felaketi, daha önce görülmemiş bir boyuttaydı.
Ancak ilk patlak veren olay Çernobil değildi.
28 Mart 1979’da Amerika’nın Pensilvanya eyaletinde meydana gelen Three Mile Island kazası, olayın ilk tetikleyicisiydi. Nükleer erime sonucu meydana gelen bu kaza, Çernobil’in aksine Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği (INES) skalasında 7 üzerinden 5 puanla değerlendirilmişti.
Aradaki fark size küçük gelebilir ancak günümüzde bile Çernobil’e önlemler alınarak gidiliyor fakat aynısını Pensilvanya için söyleyemeyiz. Aralarındaki ayrım, net bir şekilde belli oluyor değil mi?
Three Mile Island kazası sonrasında, Almanya’da 200.000 kişilik protestolar düzenlendi. Bu olaylar, halkın nükleer enerjiye karşı derin endişelerini ve muhalefetini ortaya koydu.
Çernobil felaketi, Yeşiller Partisi’nin nükleer enerjiyi sonlandırma çağrısını güçlendirdi.
Not: Pankartta “Nükleer enerji kapatılsın.” yazıyor.
1998’de Yeşiller’in iktidara gelmesiyle Almanya’da nükleer enerjinin sonu başladı. Yeni nükleer enerji jeneratörlerinin inşası durduruldu ve 2002’de nükleer enerjiyi yasaklayan yasa kabul edildi.
Fukuşima felaketi sonrası, Angela Merkel hükûmeti de nükleer enerjiyi kademeli olarak kaldırma kararı aldı ve 2023’te son nükleer santralin kapatılmasıyla Almanya’nın nükleer enerjiye veda ettiği resmîleşti.
Ülkenin nükleer enerjiden uzaklaşması, yenilenebilir enerjiye olan yatırımların artmasına yol açtı. Ancak bu karar, ülkenin enerji arz güvenliğini ve karbon emisyon hedeflerini nasıl etkileyecek?
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimize aşağıdan ulaşabilirsiniz: